ceren
Sosyal
dışlanma yaşayan insanların mekansal ayrımından oldukça yetersiz hizmet
görmelerinden,çok zor koşullarda hayata tutunma çabalarından söz ediyor ve
romanların hayatları ele alınıyor. Yazar önce bazı
illerin roman mahallelerindeki insanların sorunlarını dinliyor, daha sonra bu
sorunları net başlıklar altında topluyor ve en son çözüm önerisi üretiyor.
Roman
mahallelerindeki sıkıntıların çoğu birbirini tetikleyen faktörler olduğunu
söyleyebiliriz. Düzenli bir iş yok bununla birlikte gelen düzenli bir gelirin
olmayışı , ailelerin çocukların eğitim masraflarını karşılayamadıkları ve
çocukların okulu bırakmak zorunda kalmaları,sağlık sorunlarının 2. derece
sağlık kurumlarında sıklıkça yaşanması, mahallelere ulaşımın sağlanamaması mesela
otobüslerin bu roman mahallelerinden geçmemesi, sigortalarının olmaması
kısacası geleceğe yönelik bir yaşam sürmelerini günü kurtarma çabaları
anlatılıyor.
Romanların bu
durumu bana oldukça acı verdi. Adeta
mekansal anlamda büyük bir
sınıfsal ayrım söz konusu ve mekansal ve sosyal dışlanmayı anlatan bir
olgu.Sanki ağır suçlar işleyen insanlar
bir hapishane sistemi gibi hayatla mücadele etmeye çalışıyorlar ve bu
hapishaneden kurtulmak için ellerinden geleni yapmaya çalışsalar da kısıtlı
imkanlar adeta hapishanenin duvarları gibi geçmelerine izin vermiyor. Bir
yolunu bulup o duvarları aşsalar bile sanki suçlularmış gibi o kimliklerine
işlenen suçlu damgası sosyal dışlanmalarına sebep oluyor.
Bu mahallelerin
üzerinde durulsa, bir suçludan çok önce insan gözüyle bakılsa , ilk olarak
düzenli bir iş probleminin üstünde durularak sorunların çözümüne başlandığı
zaman romanların öncelikle kendilerine olan güveni artacak, daha düzenli ve
geleceğe yönelik bir yaşam düşünmeye başlayacaklarını düşünmekteyim. Bu durum
zamanla romanlar üzerindeki diğer insanların ön yargısını yok etmeye
başlayacaktır ve insanların algısında sosyal dışlanma geçmişte yaşanan geleceğe
dair izlerinin oldukça hafiflediği kötü bir anı haline gelecektir.
Tartışma Soruları:
- Romanlara kamuda neden yeteri kadar istihdam sağlanmıyor?Bu kadar araştırma yapılmışken, bu konudaki dışlanmışlığın farkındaysa devlet, öncelikle kamusal yerlerde romanlara bazı fırsatların sunulması gerekmez mi ki bir an önce diğer insanların romanlara duyduğu ön yargılarda yıkılmaya başlasın ?
- Okuduğum parçada sigortasız çalışmalarına rağmen iş imkanlarının getirdiği ağır şartlar ve güvenlik sorunları bazı insanların sağlığını ciddi derecede bozmuş, işlerinden atılmışlar ve belli bir yaştan sonra çalışamayacak hale gelecekler ,üstelik emekliliklerinde bu fakirliği daha çok yaşayacaklar.Okuduğum kitaptan bir örnek verecek olursam: iş kazasında bir insanın parmağı kopuyor ve hastanede bunu söylemek yerine bu durumu gizlemeyi tercih ediyor ve kopuk parmakla çalışamayacağı için gene işsiz kalıyor . Kısacası bu insanların aslında korkacakları hiç bir şey yokken neden bu kadar susmaktalar ?
0----0
Kitap, Romanların
karşılaştığı sosyal dışlanmayı farklı yönleriyle inceliyor. Toplumdan
dışlanmanın getirdiği zorlukları, bunun hayatlarına etkilerini, dışlanmanın
sebeblerini ayrıntılı olarak araştırıyor ve inceliyor. Bunlar sadece mahallenin
dışından gözlemleyerek değil Roman yaşamının içine girerek, bizzat dışlanmaya mağruz
kalan insanlarla konuşarak yapılıyor. Yaşananları birinci ağızdan dinlemek ve
fotoğraflarla anlatılan yerleri görmek okuduklarımın etkileyiciliğini
artırıyor. Ayrıca iki taraftan da yorumların bulunması olaylara objektif
bakılabilmeyi sağlıyor. Kitapta sosyal dışlanmaya neden olabilecek faktörleri
ayrı ayrı inceliyor ve alternatif çözüm önerileri ortaya koyuyor.
Kitap, hep aklımın
köşesinde duran bir gerçeği alıp gözümün önüne getirdi. Genel olarak insanların
düşündükleri ama pek dile getirmedikleri gerçekleri kendini sorgulatacak bir
biçimde anlatılıyor. Okuduktan sonra acaba ben de o dışlayan toplumdan mıyım
diye bir özeleştiri yapmamı sağladı. Hayır cevabını verebilmeme rağmen toplum
adına bir suçluluk duygusu bıraktı ardında. Toplumsal dışlanmanın ne kadar
ciddi bir sorun olduğunu anlamamı sağladı. Bu toplumsal dışlanmanın insanların
hayatlarını ne ölçüde şekillerdirdiği açıkça gösteriliyor. Ayrıca mekansal
ayrışmanın sosyal dışlanma ile olan kuvvetli bağlarını hakkında düşünmemi
sağladı. Sadece damgalanmış bir mekanda yaşamak bile toplumun önyargılı
yaklaşmasına neden oluyor. Bu önyargının ardında kim olduğunun nasıl
davrandığının önemi kalmıyor. Farklı etnik grupların da yaşamasına rağmen
damgalanmış bir mekanda yaşanması Roman adı altında dışlanmak için yeterli
geliyor.
Kitapta eksik
bulduğum aklımda soru işaretleri bırakan kısım iç dışlanmaydı. Dışlanmış bir
grup olan Romanların kendi aralarındaki ‘yerli’ ‘yeni’ ayrımı yaptıklarına değinirken
bunun ayrıntılarından pek bahsedilmiyor. Dışlanmadan böylesine sert bir şekilde
etkilenen bir grup neden kendi aralarında bunu devam ettiriyor sorusu kaldı
aklımda.
Tartışma Soruları:
- Sosyal dışlanmanın tamamiyle bitmesi için Romanların kendi kimliklerinden vazgeçip topluma adapte olmaları şart mıdır?
- Dışlanan mekanda gerçekten dayanışma yok mu olur yoksa dışlanmış gruba aidiyet hissi ile kuvvetlenir mi?
0----0
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder